Tüm eserlerinde önce insanı anlatan, düşünce, ideal ve
ideolojiye insanı kurban etmeye asla yanaşmayan Yunus Koşar, son romanı Joseph’in
Yakarışı’nda yine zor olanı tercih ederek Çanakkale’yi karşı sahadan anlatmaya
soyunmuştur. On bin kilometre öteden çıkıp geldiği ve ne için burada bulunduğunda..
“Güliver’in cüceler memleketine düştüğü zamankinden daha çok hayret
içindeydim. Ve bana tiksinti veren bu ruh cüceleri beni de her
tarafımdan sımsıkı yoklamışlardı. Kıpırdanmaya imkân yoktu.”
(Tanıtım Bülteninden)..
Şimdi içimdeki serçeyi uçurma zamanı. Hayalleri gerçekleştirmek için
kanat çırpma zamanı, Atladığım yüksekliğe bakmadan hedefe ulaşma zamanı.
O halde ‘MERHABA’…
(Tanıtım Bülteninden)..
“Akşam
olduğunda yan yana yürürken köprü altında şarabı bitmiş bir adembaba gördük.
Homurdanarak veryansın ediyordu kaderine. Sol yanımdaki boşluğa baktığımda
yoktu. Hızla uzaklaşırken gördüm onu. Tehlikede olacağımı umursamayacağına
şaşırmıştım. Biraz sonra elinde bir galon şarapla çıkıp geldi...
Türk Edebiyatı'nın ilk gerçekçi uzun hikâyesi ve ilk köy romanıdır.
Zehra romanından altı yıl önce yani 1890 yılında Nâbizâde Nâzım
tarafından yazılan bu eser, toplumcu tutumuyla günümüz hikâyeciliğine
yaklaşır. Toprak sorunu, geçim derdi, insanın doğayla mücadelesi,
yöresel gözlemle Anadolu..
Karikatür Alfabesi kitabı ilk serisinde karikatür sanatını öğrenmeye çalışan herkese temel ve teorik bilgiler çizgi test mantığı ile verilmeye çalışılmıştır. Karikatür eğitimi konusunda bir boşluğu doldurmaya dönük bu kitap serisinin ilk kitabı olma özelliğini taşıyor.....
“Neydi
o kadın öyle? Tamam sevmesine seviyordu beni; ama bu kadar da bir kedinin
hayatına müdahale edilmezdi ki! Yok perdeye tırmanma! Yavaş! Gel buraya! Git
buradan! İn oradan! Uslu dur! Tırnakların batıyor! O neydi yahu! Tırnaklarım
batıyormuş. Durmadan bağırıyordu. Sanki çocuğu var karşısında..
Ece Apaydın, Türk şiirinde postmodernist şiirin önderidir. Okuru etkileyen, yönlendiren, bir öncü olma vasfına sahip bu liderlik karşılıklı rızaya dayanmaktadır. Rıza kurumu, postmodernizm ile şair arasındaki iletişimi düzenleyen önemli bir husustur. Okur beratı ile atanan böylece belli bir mevki..
Her
şiir, şairinin aynasıdır, derler ama şiire bakan okur olursa aynada ne
görecekti? Asıl ile suretin, hayal ile gerçeğin ayrımını aynadaki sırrın
insafına mı bırakacaktı? Şiirin yurduna ayak basmanın heyecanını duyan dizelere
eşlik etmek her okurun hakkıydı elbette. Sözden içeri girmek, aynada..
Sevgiyi satın alamazsın küçük çocuk
Kalp hisseder.
Tenin aldanır da kalbin aldanmaz.
Aklın geriye geriye atsa da
Ah o yürek, o yürek hiç dinmez
Dur biraz, soluklan
Dur da bak bir etrafına
Neredesin, nasılsın, kimlerlesin
Dur da bir düşün
(Tanıtım Bülteninden)..