"Büyük bir huni getirin, onu kafama geçirin." Çaresiz, emir yerine
getirilmiş. Kıymetli taşlarla süslü bir huni, deli oğlanın kafasına
alkışlar arasında yerleştirilmiş. Deli oğlan, aynaya bakıp gülmüş. Sonra
da, "Böyle olmaz" diyerek bir emir daha vermiş: "Siz de kafanıza birer
huni takın. H..
Hangi harf daha çok ben?Hangi şehir benim bu coğrafyada?Yaşamışım, yaşadım yaşıyorum ya;Oysa çöktümdü dizlerimin üstüne çok eskiden...Dedim: kalbim harap olmuş bir yangın yeri!Dedi: mevsimidir ondan; dökülen yalnızca nar taneleri...
“Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen
bütün insanların boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de
hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil… İnsanlardan
nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle
günlerim oluy..
“Seval Arslan şiirlerindeki kırmızı ok vicdana dönük. Pusulasının
camı berrak, katranındaki sesse tüm soluk alanların sesi… Bir şairden/
şiirden de başka ne beklenebilir ki…”
Bilsen Başaran
(Tanıtım Bülteninden)..
“Türkiye’nin yakın tarihini ustalıkla anlatan Ahmet Yaşar Akkaya’nın
bu son eseri de tabuları yıkacak ezberleri bozacak türden. Bize
Cumhuriyetle birlikte öğretilmeye başlanan resmî tezlerin aksine, Akkaya
gibi cesur kalemlerin araştırmaları, ezberle yok olan nesilleri geri
kazanma konusunda..
“Güliver’in cüceler memleketine düştüğü zamankinden daha çok hayret
içindeydim. Ve bana tiksinti veren bu ruh cüceleri beni de her
tarafımdan sımsıkı yoklamışlardı. Kıpırdanmaya imkân yoktu.”
(Tanıtım Bülteninden)..
Şimdi içimdeki serçeyi uçurma zamanı. Hayalleri gerçekleştirmek için
kanat çırpma zamanı, Atladığım yüksekliğe bakmadan hedefe ulaşma zamanı.
O halde ‘MERHABA’…
(Tanıtım Bülteninden)..
Türk Edebiyatı'nın ilk gerçekçi uzun hikâyesi ve ilk köy romanıdır.
Zehra romanından altı yıl önce yani 1890 yılında Nâbizâde Nâzım
tarafından yazılan bu eser, toplumcu tutumuyla günümüz hikâyeciliğine
yaklaşır. Toprak sorunu, geçim derdi, insanın doğayla mücadelesi,
yöresel gözlemle Anadolu..
Sevgiyi satın alamazsın küçük çocuk
Kalp hisseder.
Tenin aldanır da kalbin aldanmaz.
Aklın geriye geriye atsa da
Ah o yürek, o yürek hiç dinmez
Dur biraz, soluklan
Dur da bak bir etrafına
Neredesin, nasılsın, kimlerlesin
Dur da bir düşün
(Tanıtım Bülteninden)..
“ Gökyüzünde duru serinliği içine çeker gibi
beni de ciğerlerine çek. sonra damla ol yavaş
yavaş, düş boşluklara. avucumu ıslat. deniz ol
gözlerimde. o denizde gemi ol.
Döndür dümenini bana doğru, aşkını düşleyerek; anlat beni s..
endisi mi güzel kırmızının Yoksa gelip yerleştiği ten mi? dizelerini
vuran ‘öteki’nin şairi Mihael Erkek, ruhunun gel ve git durumunu kimi
zaman sessizce mırıldanıyor kimi zaman da beklenmedik bir şekilde sert
ve vurgulu bir biçimde seslendiriyor. Günü, hayatta olup ne bitiyorsa
şiire yaklaş..