Hangi harf daha çok ben?Hangi şehir benim bu coğrafyada?Yaşamışım, yaşadım yaşıyorum ya;Oysa çöktümdü dizlerimin üstüne çok eskiden...Dedim: kalbim harap olmuş bir yangın yeri!Dedi: mevsimidir ondan; dökülen yalnızca nar taneleri...
“Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen
bütün insanların boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de
hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil… İnsanlardan
nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle
günlerim oluy..
“Seval Arslan şiirlerindeki kırmızı ok vicdana dönük. Pusulasının
camı berrak, katranındaki sesse tüm soluk alanların sesi… Bir şairden/
şiirden de başka ne beklenebilir ki…”
Bilsen Başaran
(Tanıtım Bülteninden)..
Türk Şiirini bugün bile etkisi altında tutan İkinci Yeni Şiiriyle ilgili olarak kaleme alınan bu kitapta yer alan yazıların büyük bir çoğunluğu, postmodern düşüncenin edebi anlayışını, postmodernizmin felsefi temellerini de dikkate alarak İkinci Yeni Şiirinin söylemiyle ilişkisi bağlamında ve pos..
Mizah yazarı Ahmet Zeki Yeşil, gülümseten bir
macera kitabı yazdı. Mahallenin en zayıf çocuğu İSKELET İSMET,
çelimsiz görünüşüne karşın aşırı hareketlidir. Hızlı koşar, durduk yerde
çekirge gibi zıplar. Gün gelir, üç arkadaşıyla birlikte nefes kesen bir maceraya
girişir. Mahallesindeki ked..
“Türkiye’nin yakın tarihini ustalıkla anlatan Ahmet Yaşar Akkaya’nın
bu son eseri de tabuları yıkacak ezberleri bozacak türden. Bize
Cumhuriyetle birlikte öğretilmeye başlanan resmî tezlerin aksine, Akkaya
gibi cesur kalemlerin araştırmaları, ezberle yok olan nesilleri geri
kazanma konusunda..
Geçmiş yüzyıllarda, örneğin resimde natüralizm anlayışının egemen olduğu çağda, 'gerçek resim', doğayı olduğu gibi, hiç değiştirmeden aktarmak olarak anlaşılıyordu. Yani bir ağaç resmi yaptığınız zaman, izleyici, resimden yola çıkarak doğadaki o ağacı gidip hemen binlerce ağacın arasından bulabil..
Tüm eserlerinde önce insanı anlatan, düşünce, ideal ve
ideolojiye insanı kurban etmeye asla yanaşmayan Yunus Koşar, son romanı Joseph’in
Yakarışı’nda yine zor olanı tercih ederek Çanakkale’yi karşı sahadan anlatmaya
soyunmuştur. On bin kilometre öteden çıkıp geldiği ve ne için burada bulunduğunda..
“Güliver’in cüceler memleketine düştüğü zamankinden daha çok hayret
içindeydim. Ve bana tiksinti veren bu ruh cüceleri beni de her
tarafımdan sımsıkı yoklamışlardı. Kıpırdanmaya imkân yoktu.”
(Tanıtım Bülteninden)..
Şimdi içimdeki serçeyi uçurma zamanı. Hayalleri gerçekleştirmek için
kanat çırpma zamanı, Atladığım yüksekliğe bakmadan hedefe ulaşma zamanı.
O halde ‘MERHABA’…
(Tanıtım Bülteninden)..
“Akşam
olduğunda yan yana yürürken köprü altında şarabı bitmiş bir adembaba gördük.
Homurdanarak veryansın ediyordu kaderine. Sol yanımdaki boşluğa baktığımda
yoktu. Hızla uzaklaşırken gördüm onu. Tehlikede olacağımı umursamayacağına
şaşırmıştım. Biraz sonra elinde bir galon şarapla çıkıp geldi...
Türk Edebiyatı'nın ilk gerçekçi uzun hikâyesi ve ilk köy romanıdır.
Zehra romanından altı yıl önce yani 1890 yılında Nâbizâde Nâzım
tarafından yazılan bu eser, toplumcu tutumuyla günümüz hikâyeciliğine
yaklaşır. Toprak sorunu, geçim derdi, insanın doğayla mücadelesi,
yöresel gözlemle Anadolu..